top of page

Asrın Felaketi: Kahramanmaraş Depremleri

  • Yazarın fotoğrafı: GeoFER İnş. Müh. Dan. Ltd. Şti.
    GeoFER İnş. Müh. Dan. Ltd. Şti.
  • 11 Tem
  • 3 dakikada okunur

2023 yılı, Türkiye tarihine "Asrın Felaketi" olarak geçen Kahramanmaraş-Pazarcık ve Kahramanmaraş-Elbistan depremleriyle damgasını vurdu. Meydana gelen bu depremler, ülkemiz genelinde daha önce görülmemiş büyüklükte yıkımlara sebep oldu. Özellikle Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illeri, özellikle de Nurdağı ve Islahiye ilçeleri, ağır hasarlarla karşı karşıya kaldı. Hızla gerçekleşen yer ivmelerinin neden olduğu yıkımlar, bu illerde ciddi bir etki yaratarak, acil yardım ve destek ihtiyaçlarını artırdı.


Depremlerin Etkileri ve Hasar Durumu


Kahramanmaraş-Pazarcık depreminin ardından, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elazığ illeri önemli zararlar gördü. Depremler sırasında özellikle Malatya ve Kilis, ikinci depremde daha büyük ivmelere maruz kalırken, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana illeri her iki depremde benzer zemin ivmelerine maruz kaldı. Bu durum, bölgenin sismik risk haritasının güncellenmesi ve mevcut yapıların dayanıklılığının artırılması gerekliliğini ortaya koydu.


Tek Çare: Bilim, Teknoloji, Disiplin


Depremler sonrasında Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Departmanı Öğretim Üyeleri tarafından yürütülen saha çalışmaları ve analizler doğrultusunda, aşağıdaki öneriler sunulmuştur:


Hızlı Veri Toplama: Afet sonrası hasar tespitini hızlandırmak için uydu ve insansız hava araçları kullanılarak yüksek çözünürlüklü iki- ve üç boyutlu verilerin hızla toplanması önemlidir. Bu veriler, Türk Deprem Güçlü Yer Hareketi Veritabanı (TADAS) üzerinden elde edilen maksimum zemin ivmesi dağılımlarına göre analiz edilmelidir.


Mobil Uygulama Geliştirilmesi: Hasar bilgilerini ve nesneleri harita uygulamalarıyla entegre eden bir yazılım geliştirilmesi, acil durum yönetimi açısından hayati önem taşıyacaktır. Bu yazılımla, acil yardıma ihtiyaç duyan bölgeler gibi kritik veriler dijital bir platformda toplanabilir.


Lojistik Destek Yazılımı: Afet sonrası yaşanan lojistik destek süreçlerini optimize etmek için gelişmiş yazılımlar geliştirilmelidir. Bu, bölgelere müdahale ederken daha rasyonel kararlar alınmasına yardımcı olacaktır.


Sismik Simülasyonlar: Türkiye aktif bir deprem bölgesinde yer aldığından, gelecekteki olası sismik senaryolar için önceden sismik simülasyonlar yapılması önerilmektedir. Bu sayede, her ekip potansiyel bir deprem anında ne yapmaları gerektiğini daha iyi anlayabilir.


Yapı Stokunun Güçlendirilmesi: Mevcut yapıların dayanıklılığının artırılması için, etkilenmiş yapılar için yapılacak güçlendirmelerde, hasar durumlarına göre farklı hesaplamalar ve değerler kullanılmalıdır. Bu bağlamda, yapı denetim sisteminde yapılan analizler ve güncellemeler gerekecektir.


Zemin Etkilerinin İncelenmesi: Yapıların performansı üzerinde zemin etkilerinin önemli bir rol oynadığı gözlemlenmiştir. Yumuşak zeminlerde ağır hasar gören yapıların, kayalık zeminlerde fazla etkilenmemesi, zemin etütlerinin önemini ortaya koymaktadır.


Yapı Denetim Sisteminin Yenilenmesi: Deprem sonrası zayıf donatı detayları, her depremin ardından gözlemlenmiştir. Bu nedenle, bina denetim sistemine yeni bir yaklaşım kazandırılmalıdır. Her yapı için ayrıntılı belgeler tutulmalı ve bu belgeler, inşaat sürecinin her aşamasında desteklenmelidir.


Yapısal Korozif Hasar Yönetimi: Çok sayıda yapısal elemanın korozyona maruz kaldığı, özellikle dış kolonların uç kısımlarında gözlemlenen çürüme, gelecekteki yapısal bütünlük açısından kritik bir konudur. Korozyonun etkileri, yapıların dayanıklılığını tehdit ederken mühendislik ve inşaat pratiğinde yeniden gözden geçirilmesi gereken önemli konulardır dir.


Yasal Düzenlemelerin Gözden Geçirilmesi: Bina Denetim Kanunu'na göre, yapı denetim firmalarının, sahada yöneticinin bulunmadığı durumlarda hiçbir koşulda beton dökümüne izin vermemesi gerekmektedir. Bu tür kuralların saha güvenliğini artırması açısından pekiştirilmesi önemlidir.


Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi: Deprem sonrası oluşan büyük miktardaki moloz ve atıkların geri dönüşümü, döngüsel ekonomi açısından büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu, temiz tarım arazilerinin geri kazanımını sağlarken çevresel kirliliği de azaltacaktır. Atıkların inşaat sektöründe yeniden kullanımı, sektörün çevresel yükünü azaltma adına kritik bir adım olacaktır.


Ne yazık ki Kahramanmaraş depremleri, Türkiye'nin sismik dayanıklılığını artırmak için yapılan çalışmaların yönünü değiştirecek bir deneyim oldu.


Yapı tasarımında kullanılacak yeni ilke ve normların belirlenmesi, deprem sonrası yaşanan hasarların minimize edilmesi için kritik önem taşımaktadır. Özellikle çok faylı zonlarda, yüksek sarsıntı riskine karşı dayanıklı yapısal çözümler geliştirmek, yalnızca mühendislik açısından değil, aynı zamanda toplumsal yapı ve güvenlik açısından da gereklidir.


Sonuç olarak, Kahramanmaraş depremleri, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumun dayanıklılığını da ciddi şekilde etkiledi.


Bu afet, sadece yıkım ve kayıpları değil, aynı zamanda gelecekteki olası depremlere karşı hazırlıklı olmanın ne kadar elzem olduğunu da gözler önüne serdi. Bu derin deneyim ve elde edilen verileri en iyi şekilde kullanarak, Türkiye'nin inşaat standartlarının, denetim sistemlerinin ve deprem yönetmeliklerinin köklü bir şekilde yenilenmesi, tüm paydaşların ortak sorumluluğu olmalıdır. Riskleri en aza indirmek için alınacak önlemler, bu tür felaketlerin etkilerini hafifletmede hayati bir rol oynamaktadır.


Referanslar

Hacettepe University, Department of Civil Engineering. (2023). 06 February 2023 – Kahramanmaraş Pazarcık (Mw=7.7) and Kahramanmaraş Elbistan (Mw=7.6) report on the investigation of earthquakes.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page